SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ORUÇ BAHSİ

<< 1091 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

34 - (1091) حدثنا عبيدالله بن عمر القواريري. حدثنا فضيل بن سليمان. حدثنا أبو حازم. حدثنا سهل بن سعد. قال:

 لما نزلت هذه الآية:{ وكلوا واشربوا حتى يتبين لكم الخيط الأبيض من الخيط الأسود}، قال: كان الرجل يأخذ خيطا أبيض وخيطا أسود. فيأكل حتى يستبينهما. حتى أنزل الله عز وجل: من الفجر: فبين ذلك.

 

{34}

Bize Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîri rivayet etti. (Dediki)  Bize Fudayl b. Süleyman rivayet etli : (Dediki)  Bize Ebû Hazım rivâyet etti. (Dediki) Bize Sehl b. Sa'd rivayet eyledi. (Dediki) 

 

Şu (size ak İplik kora İplikten seçilinceye kadar yiyin için) [Bakara 187] âyeti nazil olunca bazı kimseler bir beyaz bir de siyah iplik alarak bunları birbirinden seçinceye kadar yemeye devam ederdi. Nihayet Allah (Azze ve Celle) (Fecirden) kavl-i kerîmini indirerek bundan muradı beyân eyledi.

 

 

35 - (1091) حدثني محمد بن سهل التميمي وأبو بكر بن إسحاق. قالا: حدثنا ابن أبي مريم. أخبرنا أبو غسان. حدثني أبو حازم عن سهل بن سعد رضي الله عنه ؛ قال:

لما نزلت هذه الآية: {وكلوا واشربوا حتى يتبين لكم الخيط الأبيض من الخيط الأسود}. قال: فكان الرجل إذا أراد الصوم، ربط أحدهم في رجليه الخيط الأسود والخيط الأبيض. فلا يزال يأكل ويشرب حتى يتبين له رئيهما. فأنزل الله بعد ذلك: من الفجر. فعلموا أنما يعني، بذلك، الليل والنهار.

 

[ش (رئيهما) هذه اللفظة ضبطت على ثلاثة أوجه: أحدها رئيهما ومعناه منظرهما. ومنه قوله الله تعالى: أحسن أثاثا ورئيا. والثاني زيهما ومعناه لونهما. والثالث رئيهما، قال القاضي: هذا غلط هنا. لأن الرئي التابع من الجن. قال فإن صح رواية فمعناه مرئي].

 

{35}

Bana Muhammed b. Sehl Et-Temimi ile Ebû Bekir b. İshâk rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize İbni Ebî Meryem rivayet etti. (Dediki)  Bize Ebû Gassâıı haber verdi. (Dediki) Bana Ebû Hâzim, Sehl b. Sa'd (Radiyallahu anh )'dam naklen rivayet etti. Sehl şöyle dedi,

 

Şu ayet (yani):

 

(Size ak iplik kara iplikten seçilinceye kadar yiyin, için)

kavl-i ilâhisi nazil olunca bazı kimseler oruç tutmak istedimi her biri ayaklarına bîr siyah bir de beyaz iplik bağlarlar da, bu iplikleri birbirinden seçinceye kadar yiyip içmeye devam ederlerdi. Bundan sonra Allah (Fecirin) kavlini indirdi. Bu suretle Allah'ın bu âyetten gece ile gündüzü ımırâd ettiğini anladılar.

 

 

İzah:

Bu hadisi Buhari KitâbuVSavnı ile Kitâbu't-Telfsir de Nesâî Kitabu's-Savm da muhtelif râvüerden tahric etmişlerdir.

 

Bundan evvelki hadîsde Hz. Adiyy'in biri beyaz diğeri siyah ikî ipi yastığının altına koyduğu bildirilmişti. Bu hadîsde Ashâb-ı Kiram'dan bâzılarının iki ipliği ayaklarına bağladıkları görülüyor. Fakat iki rivayet arasında münâfaat yoktur. Zira bâzılarının ipliği yastıklarının altına koyması, diğerlerinin ayaklarına bağlaması mümkündür.

 

Ulemâdan bir takımları iki rivayetin arasını bulmak için Ashâb'ın sahur zamanına kadar iplikleri yastıklarının altında tuttukları, sahur zamanında onları ayaklarına bağladıkları ihtimâlinden bahsetmişlerse de, bu ihtimâl uzak görülmüştür. Çünkü o zaman kendileri uyanık bulunacakları için ayaklarına iplik bağlamaya hacet yoktur. Ellerinde onları daha iyi görürler.

 

Ri'y : Manzara demektir.

 

Bâzıları bu kelimeyi «ra'y* ve «ri'iyy» şeklinde rivayet etmişlerdir.

 

Fakat Kaadî îyâz buna itiraz etmiş, hatâ olduğunu söylemiştir.

 

Bu şekilde rivayet sahih olsa bile mer'i yani görünen mânâsına geleceğini bildirmiştir.

 

Kurtubî, Hz. Adiyy rivayeti ile bu rivayetin arasını bulmuş ve: Adiyy rivayetinin Sehl rivayetinden sonra vârid olabileceğinden bahisle Hz. Adiyy'in, Sehl rivâyetindeki macerayı işitmemiş olması ihtimalini ileri sürmüştür.

 

Maamafih yine Kurtubî 'nin beyânına göre her iki hadîsin aynı kazıyye hakkında vârid olması muhtemeldir. Yalnız râvilerden bazısı âyetteki «Fecir» kelimesini muttasıl olarak zikretmiş, bâzıları onu âyet­ten ayırmışlardır. Çünkü bu kelime âyet-i kerîme'nin baş tarafından hayli zaman sonra nazil olmuştur.

 

Bâzıları bir sene sonra indirildiğini söylerler.

 

Tahavî'nin rivayetine göre âyet-i kerîme nazil olduktan sonra Ashâb-ı Kiram bir müddet fecir doğuncaya kadar yiyip içmeye devam etmişler, sonra Allah Teâlâ Hazretleri fecir kaydını indirmekle bu hükmü neshetmiştir.

 

Fakat Kaadî îyâz, Tahavî 'nin bu sözüne itirazda bulunmuş ve hükmün onun dediği gibi evvelâ sabit olup, sonradan neshedilmesirıi hadisden muradın bu işi bazı Bedeviler*in te'vil suretiyle yaptıklarını beyândan ibaret olduğunu söylemiştir.